Düğünün tarihteki yeri nedir ?
Tarihin en eski düğünlerinden birinin tasvirini Ankara-Çankırı yolunda bulunan, İÖ 1600-1450 yıllarına tarihlenen Hitit İnandık vazosunda görmek mümkündür. Bilinen en eski evlilik belgesi, Yahudilerden kalma İÖ 5. yüzyıla ait Ararnca yazılmış bir papirüstür. Sağlıklı, on dört yaşında bir kızın altı inek karşılığı evlilik aktinin yapıldığını bildirmektedir.
Evliliklerde Neden Altın Takılır ?
Düğünlerin salonlarda yapılması 1930’lu yıllarda bütün Anadolu’da yaygınlaştırılan balo geleneği ile ilgilidir. Abdülmecid İngiliz elçisi Canning’in balosuna katıldığında tepki toplamış, şeyhülislam baloya gitmezken, Ortodoks papazlarına göre saz dinlemek ve raks seyretmek büyük günah olduğu halde “bi’l-cümle patrikler ve halıarnbaşı dahi” baloya katılmıştı. Osmanlının son döneminde Türk Ocağı kültürel çalışmaları çerçevesinde balolar düzenlemeye başlamıştı. Cumhuriyet’in ilanından sonra, önce Eylül ayında İzmir’de ve sonra resmi olarak 29 Ekim 1925’te ilk Cumhuriyet Balosu verildikten sonra Türk Ocağı, Hilal-ı Ahmer, Tayyare Cemiyeti bulunan illerde öncelikle Cumhuriyet balolarının verilmesi hükümetçe yerine getirilişi takip edilen, modern yaşamın gereklerinden biri olarak kabul edildi. 1920’li yıllarda taşra balolarında kadın erkek ayrımı yapıldığında ihbarlar hükümete hemen iletilirken, Halkevleri’nin Anadolu geneline yayılmasıyla balolar hem sayı olarak çoğaldı, hem de baloya katılım taban olarak genişledi. Vals ve tangodan sonra zeybek oynandığı gibi eleştiri ve alaylara konu olsa da bu balolar, Halkevleri’nin şehir seçkinlerinin nikah törenlerine ve düğünlerine de açılmasıyla, 1960’lı yıllardan itibaren kasabalara varıncaya kadar evlilik törenlerinin olmazsa olmaz koşullarından biri olarak salon düğünü talebinin yerleşmesinde ilk adımı oluşturdu. Böylelikle özel düğün salonlarında, gazino, büyük lokantalarda yapılan salon düğünü, yarı kapalı park gibi mekanlara da taştığında aynı biçimi korur oldu. Kuru pasta ve limonatayla başlayan ikram geleneğinin ayrılmaz öğesi olarak düğün pastasının yerleşmesinde salon düğünlerinin büyük katkısı oldu. Önce aranjman sonra pop, folk-pop müziklerinin yaygınlaştığı, şehirler de gitar ve bateri başta olmak üzere modern sazlarla caz-bandların ve grupların kurulduğu günlerde, yetenekli gençlere müzikle harçlık çıkarma veya yeni bir yaşam biçimi oluşturma hayallerini besleyecek biçimde düğün salonlarında iş bulma fırsatı veren canlı müzik koşuluyla düğünler, Türkiye’de müzik ve dans zevkinin ortak potada kaynaşmasında radyo, sinema, televizyon kadar etkili oldu. Popüler parçalarda komparsitanın, moda dansla da göbek atmanın, yerel halk oyunlarıyla hiçbir yöreye ait olduğu söylenemeyecek bir biçim almış olan halayın, kız ve erkek taraflarının ve davetlerin kimlik ve niteliğine göre harman olduğu düğün pistinde yaşananlar, “Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya,” sözüne örnek olmamak için, yine orada kalmalıdır.